Egzersiz kelimesi türkçe de herhangi bir spor müsabakasına hazırlık yapma anlamına geliyor. Peki içimizdeki herkes sporcu mu? Olmadığına göre neyin müsabakasına hazırlık yapıyoruz?. Müsabakalar iyi midir? İnsan fizyolojisi ve ruhu için yararlı mıdır? Futbolcu değilsek baldır kaslarımızı kuvvetlendirmek ne işimize yarayacak? Ya daha sonra çalıştığım kaslar sarkar ve biçimsiz bir vücuda sahip olursam. Gün boyu ofisteyken kol kaslarımızı potaya kağıt çöpler atarak geliştirebilirmiyiz. Daha dünya soruyla konuyu çarpıtabilirim. Bütün bu sorularımız mantıklı. Fakat bazen sorularımıza doğru cevaplar bulmadan önce doğru sorular sormak gerekebilir. Bir de doğru sırayla sormalıyız. Egzersiz nedir? Neden önemlidir? Ne için yapılır.
Bu Fransızca kökenli kelimeye yabancı olanlarımız idman deriz, spor deriz. "Sporumu yapacağım", "idmanım bitsin öyle gelirim" daha bizden cümlelerdir. Sonuçta yaptığımıza ne isim verdiğimiz önemli değildir. Ne için yaptığımız ve nasıl yaptığımız daha önemlidir.
"Ben zaten gün boyunca ayaktayım", "hiç hareketsiz kalmıyorum ki", "Aman onca işin içinde egzersize halimiz mi kalıyor?". Gün boyu didinip dur. Koştur, uğraş. Akşam eve gel; bitmedi. Yemekti, sofraydı, çocuktu derken ne egzersizi. Yetmez mi? Neyin kafası daha da yorulmak gerektiği. Gün boyu yaptığımız her şey egzersiz sayılmıyorsa ne sayılıyor? Yaptığımız her şey kural hatası mı? Baştan mı başlayacağız? Kimilerimiz bu söylemlerimiz de haksız da sayılmayız hani. Fakat evde temizlikçi çalıştırıyor iken sizin spor salonunda egzersiz yapmanız gerektiğini kastetmiyorum. Elbette hareketli olmak vücudumuza hareketsiz olmaktan daha fazla yararlıdır. Sadece , hareket olsun nasıl olursa olsun felsefesi, bize uzun vadede çok şey kazandırmıyor. Gerçekte bizi hastalıklardan koruyacak , vücut direncimizi ve yaşam ömrümüzü artıracak şeyin vücut sınırlarının kısa süreyle zorlanmasına neden olacak hareket şekli olduğunu bilmeliyiz. Mesela 40 saniyeliğine hayatımız buna bağlıymış gibi var gücümüzle koşmak, bisiklet pedalını 15 saniye ayaklarımız kopacakmış gibi çevirmek ve merdivenleri hızlıca çıkmak. Birçoğumuz eklem ağrılarından muzdarip ve yeterli kas kuvvetine sahip değiliz. Bir de kemik erimesi, hipertansiyon ve diyabet gibi degeneratif hastalıklarımızla koşmak! Kulağa pek hoş gelmiyor olabilir. Fakat yeterli kas kuvveti olan ve eklem problemleri olmayanlar için henüz geç değilken harekete geçme vakti. Eklem problemi ve kronik degeneratif hastalıkları olanlar ise mutlaka size göre vücudunuzun ayarında egzersizler olacaktır. Onları profesyonellerden yani fizyoterapistlerinizden öğrenebilirsiniz.
Akşam yemeğinden önce işten eve dönerken fırsatını buldukça depar atıyor muyuz? Mümkün olduğunca merdiven çıkıyor muyuz? Yemekten önce biraz spor yapıyor muyuz? Cevabınız hayırsa egzersizle tanışmak için çaba harcayın. Yıllar önce sigarayı bırakmaya çalışırken; bir yazar sigara tiryakileri için içlerinde gizli bir ölme isteği var demişti. Bu cümle beni sigarayı bırakma yönünde ciddi motive etmişti. Vücudun her organı , her hücresi ve içimizde bulunan bütün sıvılar için hareket bir hayatta kalma zorunluluğuysa, hareketsizlikte ısrar etme ya bir patolojiyle açıklanabilir ya da yüksek bir ihtimalle gizli bir ölme istediğimiz vardır. Bunu bu kadar rahat nasıl mı söyleyebiliyorum. İnanın buna hemen hemen her gün şahit oluyorum. Daha hareketi yapmayı denemeden ben bunu yapamam diyen ve yapmaya zorladığımda yaptığına üzülen dünya hastam var. Modern tıp dermanına çare bulsa bile çoğumuzun ölmeyi beklemeye başlamasının genetik haritamızda "vakit geldi oğul" dürtüsünün devam etmesiyle ve vücudumuzun doğa kanunlarına hala bağlı olmasıyla açıklanabileceğini düşünüyorum. Yine de hergün hayret ediyorum.
Kuvvet güvenilir bir yıpranma ölçeğidir. Ne kadar kuvvetliyseniz o kadar uzun yaşarsınız. Kanser araştırmacısı R. ruiz ve ortak yazarları yaşları 20 ile 82 arasında değişen 8000 fazla kişiye test yapmışlar. Test yapılan kişileri kuvvetlerine göre üçe ayırdıklarında, yaşa bağlı kanser riskinin en kuvvetsiz grupta 10.000 de 17,5 oranında, orta grupta 11 oranında ve en kuvvetli grupta 10,3 oranında olduğunu buluyorlar. Ayrıca kuvvetsiz kişilerin tansiyonu ve kollestrolü daha yüksekti, kalp hastalıklarına yakalanma ihtimalleri fazlaydı ve şeker hastalığı bu grupta daha fazla görülüyordu. Peki ne kadar kuvvetli olmalısınız? Ne kadar kuvvetli olursanız o kadar iyi, çünkü kaslar metabolik hastalıklara karşı ilaç görevi görür.
40 metre sürat koşusu fizyolojik kapasiteniz için müthiş bir egzersizdir. İlk başta bu mesafeyi yürümeniz gerekebilir, sonra yavaş koşabilir, ardından hızlanabilir zaman geçtikçe de bu hızı artırabilirsiniz. Süratli koşmaya tereddüt edecek haldeyseniz, fizyolojik kapasitenizin iyi olmadığına dair kanıtınız var demektir. Süratli koşmak moralinizi de düzeltir. Kanıt olarak uzun mesafe koşucuları genellikle depar atmaz. Bana sorarsanız vücutları korkunç durumdadır. Ama kısa mesafe koşucularının vücutları roma heykellerini andırır. Yavaş ve uzun koşu faydasız bir egzersizdir. Fakat kısa mesafe koşmak tabiatımızda vardır. Bir avın peşinde veya bir avcıdan kaçarken kilometrelerce ve sallana sallana koşmayız. Bu en fazla birkaç dakika sürer ve hayatımız buna bağlıymış gibi koşarız. Koşmak için durumu uygun olmayanlar kondüsyon bisikleti çevirebilirler. 15 saniye çok hızlı çevirin, 2 dk normal hızda çevirin, aynısını bir kaç defa tekrar edin. Gün içinde toplam 5-10 dk bu şekilde egzersiz yeterlidir. Bu haftada maksimum 1 saat eder. Bu egzersiz geçmişimiz ne kadar erken başlarsa o kadar iyi. Egzersizleri bir ömür bırakmamalısınız.
"Hareketliyiz ama yetmez egzersiz de yapmalıyız" demekte ısrar ediyorum. Sebebi nefes nefese kalmamız gerektiğidir. Metabolik atıkları atmamız, diyaframlarımızı organlarımıza yetecek dolaşımı sağlayacak kadar çalıştırmamız ve immün sistemin işini rahat görmesi için bu gereklidir. Hatta zorunluluktur. Yol kenarında değil negatif iyon alıp stresimizi de atacağımız nehir ve akarsu kenarlarında egzersiz yapmak daha faydalıdır.
Tenis oynuyorsak doksanımızda da tenis oynamaya devam edeceğiz. Ya da duvarla oynayacağız. Ya da sadece topa rastgele raket sallayacağız. Ama mutlaka devam edeceğiz. Bir ofis çalışanıysak ve günde 12 saatimiz ofiste geçiyorsa ağırlık çalışmak oturduğumuz zamanlarda sırt ağrısına neden olabilir. Yaptığımız spor yaşamda işimize yaramalı. Aksi halde spordan kaynaklı problemler yaşarsınız.
Bu arada " Canım eskiden egzersiz mi vardı? Atalarımız egzersiz mi yapıyordu? " deyipte ataları gibi yaşamayanlara selam olsun buradan.
"Bizim yeterli egzersiz ekipmanlarımız olsa neler neler yaparız. Egzersiz aletleri koşu bantları ve daha birçok şeyimiz olmadan nasıl egzersiz yapabiliriz" diyenler ise atalarımız zamanında egzersiz mi var dı diyen arkadaşla henüz tanışmamışlar.
Sağlıklı günler diliyorum.
27.12.2022